Kahvenin Tarihsel Yolculuğu

Kahvenin Tarihsel Yolculuğu

 

Dünyanın hemen hemen her yerinde insanlar kahve içeceğini keyifle ve severek tüketiyor. Kahve isminin kökeni Etiyopya'da yer alan ‘’Kaffa’’ bölgesinden geldiği düşünülmektedir. Peki ya keyifle ve severek tüketilen kahvenin tarihsel yolculuğu nereye dayanıyor? Etiyopya’dan çıkan efsanelerden günümüze kadar olan kahve serüveninin nasıl gelişip değiştiğine dair tüm merak edilen bilgilere bu blog yazımızda değineceğiz.

  1. yy ’da Etiyopya’da çobanlık yapan Kaldi, güttüğü keçilerin bir ağacın meyvelerini yerken görür. Keçiler meyveyi yedikten sonra daha hareketli olur ve geceleri daha geç uyur. Bunu fark eden Kaldi, meyveyi merak ederek ertesi gün tadına bakmaya karar verir. Meyveyi denedikten sonra aynı keçiler gibi daha enerjik ve uykusunun geç geldiğini keşfeder. Bu meyvenin yarattığı etkileri birileriyle paylaşması gerektiğini düşünerek Etiyopya’da bulunan manastıra gider ve keşişlere durumdan bahseder. Keşişler meyvenin tadına bakar ancak acı bir tat olması nedeniyle meyveleri ateşe atarlar. Ateşte yanan meyveler etrafa o kadar güzel bir koku yayar ki keşişlerden birkaçı kavrulan meyveden içecek yapar. İçecek halini çok beğenen keşişler tüm gece uyuyamaz. Kahvenin uyanık tuttuğunu fark eden keşişler geceleri dua ve ibadet zamanlarında bu içeceği tüketmeye başlarlar.

Keşişler kahveye ‘’kahveh’’ adını vererek tüm Etiyopya halkına bu içeceği tanıtır. Daha sonrasında kahvenin ünü tüm dünyaya da yayılacaktır. Bu bir efsane olarak yayılsa da kahvenin keşfi göçebe bir kabile olan Oromo/Galla halkına dayandığı belirtiliyor. Zamanla kahve, farklı coğrafyalara yayılarak günümüze kadar ulaşmış ve harika bir içecek olarak kalmayı başarmıştır.

Kahvenin Orta Doğu Yolculuğu

Kahvenin Orta Doğu yolculuğu 15. yüzyılda başlamıştır. İlk olarak Kızıldeniz üzerinden Yemen’e doğru ulaşmıştır. Kahve, Yemen’de bulunan ‘’Mocha’’ limanı üzerinden taşındığı için kahve türlerinden birine bu isim verilmiştir. O da günümüzde kahvede şekerli bir tat arayanların tercihi olan Mocha kahvesidir. Kahve daha sonrasında Yemen topraklarında yetiştirilmiştir. 16. yüzyılda ise Türkiye, İran, Mısır ve Suriye’ de tüketilmeye başlamıştır.

1475 yılında İstanbul’da (o zamanki adı ile Konstantinopolis) dünyanın ilk kahvehanesi açılmıştır. Kahvehaneler çok kısa sürede keyifli bir yer olmanın dışında insanların müzik dinlediği, sanatçıları izlediği, satranç oynadığı ve haberleri takip ettiği bir yer olmuştur. Bu durum öyle bir yayılmış ki insanlara bilgi alışverişinin yapıldığı bir kütüphane izlenimi vermiş ve zaman içerisinde de ‘’Bilgelerin Mektebi’’ olarak anılmaya başlamıştır. Ancak her yıl binlerce kişinin ziyarete gittiği kutsal şehir Mekke’de kahve hakkında ‘’Arap şarabı’’ diye söylentiler çıkarılmış, 1500 yılında burada kahve tüketimi yasaklanmıştır. Hemen arkasından Kahire, Mısır ve ilk keşfedilen yer olarak bilinen Etiyopya’da da yasaklanmıştır. Zamanla bu yasaklar kaldırılsa da insanlar bir dönem kahve nedeniyle zulme uğramıştır.

Kahvenin Avrupa Yolculuğu

Yakın Doğu’yu gezen Avrupalılar kahve içeceğini herkese bahsetmişler. 17. yy ‘a gelindiğinde Avrupa’da yaygınlaşan kahve insanların popüler içeceği olmuştur. Bu popülerlik üzerine Polonyalı bir kişi tarafından Avrupa’da ilk kahvehane açılmıştır. Kahveler, Viyana kuşatması sırasında Osmanlıların bıraktığı tohumlardan yapılmıştır. Fakat 1615 yıllarına gelindiğinde kahve, Venedik’te bulunan din adamları tarafından kınanmıştır. Tartışmaların alevlenmesi sonucu Papa VIII. Clement içeceğin tadını beğenmesi sonucu kahve içeceğine onay vermiştir.

İngiltere, kahveyi bir Türk sayesinde tanımıştır. Kahvenin tadını beğenen üniversite öğrencileri Oxford Kahve Kulübü’nü kurmuşlar. Londra’da Yunan asıllı Pasqua Rosee ilk kahvehaneyi açmış ve burada Türk usulü kahveye de yer vermiştir. Rosee, kahvehaneye “Angel” adını vermiştir. 17. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Londra'da kahvehane sayısı 300’e ulaşmıştır.

Amsterdam Belediye Başkanı 1714 yılında, Fransa Kralı XIV.Louis'e kahve bitkisi hediye etmiştir. Kral bu kahve bitkisini Paris'teki Kraliyet Botanik Bahçesi'ne diktirmiştir. Fransız deniz subayı Gabriel Mathieu de Clieu, Kraliyet Botanik Bahçesi’nden gizlice aldığı kahve fidesini Karayipler’deki Martinique’e gizlice getirerek burada yetiştirmeye başlamıştır. Martinique’ de yer alan kahveler bütün kahvelerin kökenidir ve şu an dünya üzerindeki kahvenin %90’ı bu ilk nesilden gelir.

Brezilyalı Yarbay Francisco de Melo Palheta'nın bir görev için Fransa Guyana'ya gitmiştir. Brezilyalı yarbayın yakışıklılığından etkilenen valinin eşi ayrılmadan önce ona büyük bir buket çiçek hediye etmiştir. Bu buket çiçekte, bugün tahmini milyar dolarlık bir kahve endüstrisi kurmaya yetecek kadar kahve çekirdeği olduğu belirtilir.

Kahvenin Amerika Yolculuğu

1600’lü yıllarda Amerika’da, kahvehaneleri sayıca fazla olsa da en popüler içeceği o dönemde çaydır.
16 Aralık 1773 yılında dönüm noktası yaşanmış ve halk Kral III. George tarafından çaya getirilen vergilere karşı ayaklanma başlatmıştır. O dönemde Amerika, İngiltere sömürüsündeydi. Halk İngiltere’yi protesto etmek amaçlı 3 gemi dolusu çayı Boston Limanı’na dökmüştür. Yapılan bu eylem tarihe ‘’Boston Çay Partisi’’ olarak geçerek Amerika’nın bağımsızlık kazanmasındaki adımları atılmıştır.

Boston Çay Partisi eyleminden sonra kahve, Amerika’da önemli bir içecek haline gelmiştir. Hatta “Cup of Joe” bir fincan kahve anlamına gelen bir kalıp oluşmuştur. Kahve bu yaşananlardan sonra Amerika’nın ulusal içeceği haline gelmiştir.

Çekirdekten fincana uzanan bu tarihsel serüven, kahvenin sadece bir içecek olmanın ötesinde, kültür, tarih ve toplumun önemli bir parçası olmuştur.

 

Photo by Matthew Henry

Bloga dön